29 Haziran 2015 Pazartesi

Türkiyenin ekonomik kalkınmasının tek çaresi Kerkük petrolleridir. Suriyenin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan koridor ile ablukaya alınmak istenen Türkiyenin artık Suriyeden girerek Kerküke kadar uzanan misakı milli sınırlarını tekrar kazanarak başta Bayır Bucak Türkmenleri olmak üzere Irak Türkmenlerini katliamdan kurtaracaktır. Kuzey Irak ta oluşan ve bir türlü önlenemeyen savaş ta böylece sonlandırılacaktır. 1. Körfez savaşı sonrası Kuzey Irakta oluşturulan 36. Paralel den sonra Türkeş pkk terörünün bahane edilerek ordunun Kuzey Irak'a girmesi ve Kerkük'üde içine alan bölgeyi kontrolüne alması planını Özal'la görüşerek ikna eder. O dönemki Genel Kurmay Başkanı ABD'den aldığı talimatla istifa eder. Bu harekat sekteye uğrar ve bir müddet sonrada Özal öldürülür. Alparslan Türkeş Kurmay bir subaydı. Strateji ve geleceği sezinleme öngörüsü ve Türk gözüpekliği ile donanımlı bir devlet adamı idi. Bu yüzden bütün devlet erkanı tarafından saygı görürdü. Bugün Türkiye'nin güneyinde oluşan olaylara partizanca bakmak yerine devletimizin ve milletimizin vede katledilen soydaşlarımızın insanca yaşam hakkının sağlanması açısından bakmamız gerekir ve önce ülkem diyenlerin birlikte koalisyon kurarak bu operasyonu yaptırmalılar. CİA ve Alman BNd'nin maaşlı elemanları olan Fetoş,Selotaş ve Çarkçı Kemal'in algı operasyonuna kanmamak gerekir. Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.

29 Nisan 2015 Çarşamba

Bir milliyetçinin kendi ülkesi sınırları dışında birilerine bağlı olması düşünülemez ama Türkiye’de eski Sovyet bağlılarının etkili propagandası altında kalmış soldan çarklılar bir şüphe taşırlar, milliyetçileri ABD’nin güdümünde görürler, görmek isterler... İşlerine öyle gelir. Milliyetçi Hareket’in kurucu lideri Alparslan Türkeş’tir. Onun inisiyatifi olmadan ABD bağlılığı düşünülebilir mi? Biz başından beri biliriz ki, Milliyetçi Hareket’in ABD ile işi olamaz. Ülkücülerin 12 Eylül öncesinde bir sloganı vardı: “Ne Amerika ne Rusya tam bağımsız Türkiye!” Komünist hareketlerde benzer slogandan bahsedemezsiniz: “Kahrolsun Amerika!” derler sadece; yanı başımızda Türk soyluları esarette tutan, Türkiye üzerinden sıcak denizlere inmesi ezelî tasavvuru olan Sovyetlerin/Rusların S/R’sini bile ağızlarına al(a)mazlar. Bu hâl, bağımlığı, bağımlı olunmazsa dahi etkilenmeyi/paralelliği göstermez mi? Doç. Dr. Mehmet Akif Okur’un tarihî bir iş yaptığını ve ABD arşivlerine girerek, Türkeş’le ilgili belgeleri yayınlamaya başladığını (Türk Yurdu, S. 332, Nisan 2015) geçen hafta bu köşede yazmıştım. Bugün belgelerden örnekler vereceğim: “ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Robert G. Miner’in Dışişleri Bakanlığına yolladığı 30 Haziran 1960 tarih\-li raporda... Türkeş’in yalnızca DP’ye değil, CHP’ye ve İnönü’ye de karşı olduğu ve seçimlere yeni bir partiye liderlik ya\-parak girmek niyetini taşıdığı belirtiliyor.” (...) “Miner’ın raporundan 20 gün sonra hazırlanan ulu\-sal istihbarat değerlendirmesinde, Türkeş’in dünya görüşü ile ilgili açıklamalara yer veriliyor. Milli Bir\-lik Komitesi’nin (MBK) genel çerçevesi tahlil edilir\-ken Gürsel’den sonra Komitenin en etkili üyesi olarak Türkeş gösteriliyor. Belgede ayrıca, Türkeş’in ateşli bir Türk milliyetçisi olduğu, SSCB bünyesindeki Türklerin bağımsızlıklarını elde ederek Türk birliğinin kurulması yönündeki pan-Turanist düşünceleri sebebiyle 1944’te tutuklandığı da belirtiliyor.” (...) “Türkeş’in liderliğini yaptığı 14 kişilik milliyetçi grubun MBK’dan tasfiye edilişi, bir gün sonra, 13 Kasım 1960’ta, ClA’in ’Çok Gizli’ibareli günlük yazılı istihbarat notun\-da ele alınmış. C1A belgesinde, Gürsel’in cunta içindeki radikal grubu ortadan kaldırdığı ve geriye kalan 23 kişinin sıkı Batı yanlısı olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, ... Alparslan Türkeş liderliğindeki ’radikal’sayılan grubun silahlı kuv\-vetlerdeki etkisinin mevcut Batı yanlısı yönetim için po\-tansiyel bir tehdit olarak görüldüğü de belirtiliyor. Rapo\-run dili, ABD’nin 27 Mayıs’ı yapan kadroya bakışının ana hatlarını özetliyor. Buna göre, MBK, Batıcılar ve Türkeş liderliğindeki milliyetçilerden oluşuyordu. ABD ise radi\-kal olarak nitelediği milliyetçilere değil, Batıcılara sem\-pati duyuyordu.”(...) “4 Ocak 1979 tarihinde hazırlanan ulusal günlük istihbarat telgrafında da MHP’yi konu edinen yazışma\-larda yerleşik hâle geldiği anlaşılan yafta tekrar kulla\-nılıyor. Ülkedeki sağ motivasyonlu şiddetin arkasında yer almakla itham edilen ’neofaşist MHP’nin lideri Türkeş’in hükümetin ve Türk toplumunun komünizme kaydığı yönündeki beyanı, CIA tarafından ’sözde’nite\-lemesi eşliğinde aktarılıyor.” Milliyetçileri yine Amerikancılıkla itham ederler mi, dersiniz? Bu yazı toplam 3262 defa okunmuştur.

19 Mayıs 2013 Pazar

İHANETİ GÖRDÜM VE YAŞADIM ! 1999 yılı sonlarıydı sanırım.Bir davet almıştım ve buna katıldım. Davet eden Londra İslington ilçesi kaymakamı yakın arkadaşım,aile dostum J.C. dı. Resepsiyonda Avrupa parlementosu milletvekili Sarah Ludfordla karşılaştık. Islıngton ilçesi belediye salonunda verilen resepsiyonda Sarah Ludford'un Denktaş için "DİNAZOR" cümlesini kullanarak onun gitmesi gerektiğini ve onun gitmesi durumunda Kıbrısta sorunların çözüleceğini söylemişti de sanki birisi benim anama küfretmiş gibi olmuştum ve orda ulu orta bu kadının suratına küfrediyordumki belediye meclis üyesi Meral Ece yanımıza geldi ve oda Ludfordu destekleyen sözler söyleyince meselenin çok daha geniş boyutlu olduğunu anladım.Sarah Ludford, Denktaş hakkında kendinden gayet emin konuşuyordu. Geçtiğimiz günlerde Londradaki Türk Milliyetçilerinden olup,yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak aramızdan ayrılan Kıbrıs Türklerinin şanlı direnişini gerçekleştiren Erenköy mücahitlerinin Londradaki başkanlarından gazi Orhan Nazımın 52. ölüm günü münasebetiyle yapılan mevlid-i şerife katılmıştık. Mevlidden sonra Erenköy mücahidleriyle sohbet ederken konu döndü dolandı Rauf Denktaş'a geldi. Sene 1999,Kıbrıs Türklerinin diyasporo teşkilatı olan İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyinin o yıllarda Brükselde Yunanlılarla gizli bir görüşme yapacaklarını haber almıştık.Bu görüşmeden konsey üyesi çoğu dernek ve başkanlarının dahi haberi yoktu. Bu istihbaratıda brüksele gidecek heyetin içine sızdırdığımız kişi sayesinde öğrenmiştik. Londra heathrow havaalanında bu heyetin başındaki Z.A. havaalanında ikisi Azerbaycan,biri Bulgaristan ve biride Kıbrıs Türk'ü olmak üzere dört kişi tarafından yolu kesilir. Azerbaycanlı arkadaşımız heyet başkanına : -Brüksele gtmeyeceksiniz ! Şimdi burdan geri döneceksiniz,yok gideceğiz derseniz yemin olsunki ben ve yanımdaki emir subayım,Kıbrısta katledilip küvete atılan o şehid Türk askerlerin intikamını sizden alırız. Karınızı ,kızınızı gözünüzün önünde becerir,sonrada sizi lime lime doğrar o banyo küvetine yığarız,deyince heyet başkanı donar kalır ve heyetteki arkadaşlarının yanına giderek kendisine söylenenleri onlara anlatır ve kendisinin gitmekten vazgeçtiğini söyler ve heyettekilerde onunla beraber geri dönerler. Yıllar sonra o günkü heyetin ve o zamanlarki Kıbrıs Türk dernekleri konseyinin başkanı olan Z.A. ile yine bir 15 kasım KKTC'nin kuruluş yıldönümü vasıtasıyla verilen resepsiyonda karşılaştık ve yanımıza gelerek söylediği söz bizi vurgun yemiş gibi bıraktı. "Biz Brüksele Yunanlılarla kendiliğimizden gitmiyorduk,1999 da kopenhagta imzayı atan Türkiye hükümeti Yunanlılarla görüşmemizi tavsiye edendi.O zamanki T.C. Londra Büyükelçisi Ö.S.'te bunu biliyordu. Kopenhag'ta imzayı atanlar 1 ay sonra KKTC Ülkü Ocaklarını apar topar neden kapattı ? Onu araştırın KKTC'yi kim ne zaman satlığa çıkardı daha iyi anlarsınız " dedi. Biz o gün piyonduk. Asıl hain o gün Yunanlılarla gidin görüşün diyenlerdir ! Bunlardan haberi olmayan mücahidler şaşkınlıkla bu anlatılanları dinlediler ve üzüntüleri bir kat daha arttı. Erenköy mücahidlerinin şimdiki başkanı bu anlatılan durum karşısında söylediği söz çok manidardı. "BİZ CEPHEDE SAVAŞTIK VE TESLİM OLMADIK AMA BİZİM KAZANDIKLARIMIZI BİZLER ADINA , SAVAŞMAYANLAR MASA BAŞINDA RAHATLIKLA SATIYOR". Avrupa Parlementosu vekili Sarah Ludford,Kıbrıs Türk dernekleri konseyinin o zamanki başkanı ve kopenhag anlaşması.

24 Ağustos 2012 Cuma

SAĞ DUYU-ÖLÜ DUYU

" SAĞ DUYU " Sokakara dökülmeyin, Provakasyonlara gelmeyin, Şiddet yapmayın................. Bırakın PKK bombaları patlatsın, bırakın evlatlarınız tek tek şehid olsun, Bırakın Kürt devleti kurulsun, Bırakın her gün bir bir ölelim, SAĞ KALIRSANIZ SAĞDUYULU OLMAYA DEVAM EDİN,SİZ SİZ OLUN DÖVLETLİLERİN LAF-I ENDAMINA KARŞI ÇIKACAĞINIZA,BİR BİR ÖNCE EVLATLARINIZI,SONRADA KENDİ ÖLÜMÜNÜZÜ BEKLEYİN. Yoksa hain olursunuz,provakatör olursunuz,ajan olursunuz. Dün dedim ya;sokaklara çıkmayın,protesto etmeyin,tepki göstermeyin,sağduyulu olun,sağ kalabilirseniz! Oturun önce evlatlarınızın bir bir şehid oluşunu seyredin,sonrada bir bir kendinizin katledilmesini bekleyin.SAĞ DUYU,ÖLÜ DUYU ! İzmirde PKK lılar asker eğlencesini basacak kadar cüreti kendilerinde buluyorsa yaşadığımız durumun vahameti çok büyüktür.

KONTÜR

TÜRK DEVLETİ KONTÜRLÜ DEĞİLDİR,BİTERSE DOLDURAMAZSINIZ ! CEMAL EMİRZEOĞLU

BAŞÇAVUŞUN BEYGİRİ

G.DOĞU SINIRIMIZ VARMI? YÜZLERCE TERÖRİST GÖKTEN ZEMBİLLE GELMEDİ HERHALDE? YA DANIŞIKLI DÖVÜŞ İÇERSİNDE TÜRK MİLLETİNE BAKIN BAŞEDİLMİYOR,VERELİM KURTULALIM DEMEYE GETİRİYORLAR,YADA SINIRLAR YOL GEÇEN HANI. BAŞÇAVUŞLUKTAN KOVULAN SABIKI İSTİHBARATIN BAŞINA GEÇİRİRSEN,ÖNÜNE GELENDE ŞEHİRLERİN GÖBEĞİNDE ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA BOMBALARI PATLATIR. MİT;İNGİLİZCEDE MİTOLOJİNİN KISALTILMIŞI DEMEKTİR. TÜRKİYE MİT'İDE MİTOLOJİDE KALDIKİ TERÖRE KARŞI HİÇ BİR İSTİHBARAT ALINAMIYOR? NERONLAR ABD NİN,HERONLAR İSRAİLİN OLUNCA GELECEK OLAN İSTİHBARATDA BOMBALAR PATLADIKTAN SONRA GELİYOR. TAVUK SU İÇERKEN ALLAHA BAKARMIŞ,BİZİM İSTİHBARATTA ABD DEN ,İSRAİLDEN GELECEK İSTİHBARATA EL AÇMIŞ DUA EDİYOR. SURİYEDEN KAÇIP GELDİ DENENLER KUZEY IRAKTAN GETİRİLMİŞ OLMASIN ? C.E

AÇIKTAN KADIN PAZARLAMA (AKP)

Devrime giden yolda herşey mübahtır; Açıktan Kadın Pazarlama (AKEPE) Komunist devrimden önce Stalin soygunlar yaparak komunist devrime katkı yapmak isterken,Lenin moskovada kadın pazarlamadan gelen paraları memnuniyetle kabul ederken yoldaşlarına "devrime giden yolda her şey mübahtır" demişti. Bizim Yeşil Komunist partisi AKEPE de Suriyede rejimi yıkmak için sığınma kamplarındakilere nataşalar ve bolca prezervatif dağıtıyor ama mülteciler sıcaklarda yeterince moda giremeyince güneş gözlüğü ve güneş kremi,masaj kremi,viagra.......isteruz diye isyan çıkarmaya kalkmışlar. http://www.haberfedai.com/AKP-Hukumetinin-dagittigi-prezervatiflerle-azan-Suriyeli-siginmacilar-simdi-de-bakin-ne-istediler.htmlA%C5%9EALAR NATAŞALAR NEREDE ? - SIĞINMA KAMPLARINDA NERDENMİ BİLECEĞİZ ? BAKSANIZA AKEPE HÜKÜMETİ KAMPLARDAKİLERE PREZERVATİF YETİŞTİREMİYOR.