19 Mayıs 2013 Pazar

İHANETİ GÖRDÜM VE YAŞADIM ! 1999 yılı sonlarıydı sanırım.Bir davet almıştım ve buna katıldım. Davet eden Londra İslington ilçesi kaymakamı yakın arkadaşım,aile dostum J.C. dı. Resepsiyonda Avrupa parlementosu milletvekili Sarah Ludfordla karşılaştık. Islıngton ilçesi belediye salonunda verilen resepsiyonda Sarah Ludford'un Denktaş için "DİNAZOR" cümlesini kullanarak onun gitmesi gerektiğini ve onun gitmesi durumunda Kıbrısta sorunların çözüleceğini söylemişti de sanki birisi benim anama küfretmiş gibi olmuştum ve orda ulu orta bu kadının suratına küfrediyordumki belediye meclis üyesi Meral Ece yanımıza geldi ve oda Ludfordu destekleyen sözler söyleyince meselenin çok daha geniş boyutlu olduğunu anladım.Sarah Ludford, Denktaş hakkında kendinden gayet emin konuşuyordu. Geçtiğimiz günlerde Londradaki Türk Milliyetçilerinden olup,yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak aramızdan ayrılan Kıbrıs Türklerinin şanlı direnişini gerçekleştiren Erenköy mücahitlerinin Londradaki başkanlarından gazi Orhan Nazımın 52. ölüm günü münasebetiyle yapılan mevlid-i şerife katılmıştık. Mevlidden sonra Erenköy mücahidleriyle sohbet ederken konu döndü dolandı Rauf Denktaş'a geldi. Sene 1999,Kıbrıs Türklerinin diyasporo teşkilatı olan İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyinin o yıllarda Brükselde Yunanlılarla gizli bir görüşme yapacaklarını haber almıştık.Bu görüşmeden konsey üyesi çoğu dernek ve başkanlarının dahi haberi yoktu. Bu istihbaratıda brüksele gidecek heyetin içine sızdırdığımız kişi sayesinde öğrenmiştik. Londra heathrow havaalanında bu heyetin başındaki Z.A. havaalanında ikisi Azerbaycan,biri Bulgaristan ve biride Kıbrıs Türk'ü olmak üzere dört kişi tarafından yolu kesilir. Azerbaycanlı arkadaşımız heyet başkanına : -Brüksele gtmeyeceksiniz ! Şimdi burdan geri döneceksiniz,yok gideceğiz derseniz yemin olsunki ben ve yanımdaki emir subayım,Kıbrısta katledilip küvete atılan o şehid Türk askerlerin intikamını sizden alırız. Karınızı ,kızınızı gözünüzün önünde becerir,sonrada sizi lime lime doğrar o banyo küvetine yığarız,deyince heyet başkanı donar kalır ve heyetteki arkadaşlarının yanına giderek kendisine söylenenleri onlara anlatır ve kendisinin gitmekten vazgeçtiğini söyler ve heyettekilerde onunla beraber geri dönerler. Yıllar sonra o günkü heyetin ve o zamanlarki Kıbrıs Türk dernekleri konseyinin başkanı olan Z.A. ile yine bir 15 kasım KKTC'nin kuruluş yıldönümü vasıtasıyla verilen resepsiyonda karşılaştık ve yanımıza gelerek söylediği söz bizi vurgun yemiş gibi bıraktı. "Biz Brüksele Yunanlılarla kendiliğimizden gitmiyorduk,1999 da kopenhagta imzayı atan Türkiye hükümeti Yunanlılarla görüşmemizi tavsiye edendi.O zamanki T.C. Londra Büyükelçisi Ö.S.'te bunu biliyordu. Kopenhag'ta imzayı atanlar 1 ay sonra KKTC Ülkü Ocaklarını apar topar neden kapattı ? Onu araştırın KKTC'yi kim ne zaman satlığa çıkardı daha iyi anlarsınız " dedi. Biz o gün piyonduk. Asıl hain o gün Yunanlılarla gidin görüşün diyenlerdir ! Bunlardan haberi olmayan mücahidler şaşkınlıkla bu anlatılanları dinlediler ve üzüntüleri bir kat daha arttı. Erenköy mücahidlerinin şimdiki başkanı bu anlatılan durum karşısında söylediği söz çok manidardı. "BİZ CEPHEDE SAVAŞTIK VE TESLİM OLMADIK AMA BİZİM KAZANDIKLARIMIZI BİZLER ADINA , SAVAŞMAYANLAR MASA BAŞINDA RAHATLIKLA SATIYOR". Avrupa Parlementosu vekili Sarah Ludford,Kıbrıs Türk dernekleri konseyinin o zamanki başkanı ve kopenhag anlaşması.