24 Kasım 2011 Perşembe

SON BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ 7

1985 yılına kadar esaret altında tutulan Alparslan Türkeş,tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor ve ardından siyasi yasaklı olmasına aldırmadan hareketi toparlıyor,ve Kürt Özal'ın bütün engellemelerine rağmen 1991 seçimlerinde TBMM'ne 17 milletvekili ile giriyordu.Kürt Özal ve Fethullah Gülen ABD'nin yeşil kuşak projesini sekteye uğratacaklarını iyi bildikleri Alparslan Türkeş' e karşı son darbeyi vurmak zorundaydılar.


ABD istihbaratları 1990' ların başında Sovyetlerin dağılacağının istihbaratını almış ve yeni Orta Asya projesini hazırlamışlardı.Dağılacak olan Sovyet Rusya dan ağırlıklı olarak Türk Cumhuriyetleri çıkacaktı ve buralarda "Albay Türkeş Efsanesi ",veya kendi deyimleriyle " Palkovnik Türkeş "in emriyle hareket edeceklerini iyi biliyordu.

Sovyetlerin Türkeş korkusu ne idiyse ABD'nin de Türkeş korkusu aynıydı !

Orta Asya pazarını elinden kaçırmak istemeyen ABD,Türkiye içinde çekiç güç vasıtasıyla PKK'ya silah ve mühimmat verirken,Avrupadaki devletlerde PKK'ya maddi,manevi yardımlarını esirgemiyorlardı.T.C. içerde PKK ile uğraşırken ABD Orta Asya pazarını ele geçirecekti.Fakat Türkeş engelini bertaraf etmek zorundaydılar.
Fethullah Gülen ve Kürt Özalın havuz sistemi dediği oyunun son perdesini başlatmak üzere düğmeye bastılar ve Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşını Türkeşe karşı harekete geçirdiler.Böylece 1978 büyük yürüyüşünü organize eden zamanın Ülkü Ocakları Genel Başkanı ,Ülkücü Gençliğin efsane liderlerinden Muhsin Yazıcıoğluyla TÜRKEŞ'e darbeyi vuracaklar ve Ülkücü Hareket Muhsin Yazıcıoğlu ile yoluna devam ettirilecekti.Fethullah Gülenin verdiği ödenekle hemen kendilerine büyük bir bina alan M.Yazıcıoğlu,verdiği beyanatla Türkeş'i opurtunistlikle ve CİA ajanı olmakla suçlamıştı. Halbuki Yazıcıoğlunun kuracağı partisinin ödeneği bizzatihi Fethullah Gülen'in aracılığı ile CİA'den gelmişti.
Fethullah Gülen ,Kürd Said'in tarikatı Nur Cemaatinin lideri idi ve İzmirde Vaiz iken istihbarat tarafından korunup onun yolu açılmış ve daha sonra ABD'ye çalışan bu istihbaratçıların tavsiyesiyle CİA adına Yeşil Kuşak projesine hizmetle görevlendirilmiş ,Siyonist ve Evangelistlerin işbirliği yaptığı "DİALOG" ,"HOŞGÖRÜ"projeleri adı altında Orta Asya ve Türk Cumhuriyetlerinde okullar ve yurtlar açarak faaliyet yürütmüştür.Kimin oportunist,kimin CİA uşağı olduğunu çok iyi bilen Ülkücüler ; uzun zamandır Muhsin Yazıcıoğlunun Fethullah Gülen-Kürt Özal flörtünü çok iyi biliyordu ve Muhsin Yazıcıoğluna Ülkücüler hemen cevap veriyordu!
 Üç ay önce Bakırköy Ülkü Ocaklarının düzenlemiş olduğu şölene katılan Muhsin Yazıcıoğluna burada yaptığı konuşması hatırlatılıyor

-İmanımızı Alparslan Türkeşe borçluyuz ! diyen Muhsin Yazıcıoğluna imanınıza ne oldu diye soruyorlardı?

 M.Yazıcıoğluna bu sözlerini hatırlatarak bütün il-ilçe ve belde yönetimleri Alparslan Türkeşe olan bağlılıklarını bildirdiler.
Ülkücü Hareket mensupları gazetelere verdikleri ilanlarla ve MHP genel Merkezine çektikleri Faks ve Telgraflarla Başbuğ Türkeş'e bağlılıklarını bildiriyorlardı.
“BAŞBUĞUM  EMRİNDEYİZ “ !

Böylece Kürt Özal-Fetoş komplosuna gerekli dersi veriyordu Ülkücü hareket!

Tam bu sırada Sovyetler dağılmış ve Türk cumhuriyetleri birer birer bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Türkiyenin gözü Türkeşteydi. Tüm dünyanın gözü Türkeşteydi aslında!

İşkenceler,darbeler,komplolarla yıkamadıkları Türkeş ne yapacaktı artık sorusu herkesin aklındaydı?

T.C. Cumhurbaşkanı Kürt Özal Kuzey Iraktaki iki çete reisine T.C.'nin kırmızı pasaportlarını verirken ,T.C.'ni bölmek için Türkiyenin güneydoğusunu kan gölüne çeviren PKK ,Kuzey Iraktaki bu çete reisinin himayesinde barınarak Türkiyeye girerek beşikteki bebekleri acımasızca öldürerek katliamlar yapıyorlardı.
11 milletvekili ile adeta mecliste iktidar partisi olmuş  gibi yöneten Türkeş,PKK yanlısı HADEP'li milletvekillerinden birine katıldığı bir televizyon proğramında Türkün gücü ve kudretini gösteriyor ve PKK'ya karşı T.C. Devletinin askeri ve polisinin bu hainleri yok edecek güçte olduğunu suratlarına haykırıyor,gaflet ,dalalet ve hıyanet içinde olanlara hadlerini bildiriyordu.
Türkiye gündeminin en önemli gündemini meşgul eden PKK terörü ne karşı içerde hummalı bir savaş sürerken asıl hedef olan Türk Cumhuriyetleri ihmal edilemezdi.

Türkiyenin Orta Asyaya açılan kapısıydı Azerbaycan!
Can Azerbaycan !
Orda bir kardeş!
Orda bir can!
Bekle geliyorum
CAN AZERBAYCAN !

İstiklalini yeni ilan etmiş Azerbaycan; Palkovnik Türkeşin ilk durağıydı!
PKK yanlısı Hadep'li milletvekilleri meclisten atılmış,tutuklanarak hapsedilmişlerdi.Tamburalı HAsan Kundakçı Paşalar,Veli Küçük Paşalar,Osman Pamukoğlu Paşalar Güneydoğuda Pkk ya ağır darbeler indirerek Terörü en aza indirmişlerdi.Artık gönül rahatlığıyla Azerbaycana gidip soydaşlarıyla kucaklaşabilirdi.
Yer Bakü ,Azadlıq meydanı 8 Milyon Azerbaycanın her yanından akın akın Baküye gelen 1,5 milyon dan fazla Azeri Türk'ü meydanı,ara yol ve sokakları doldurmuş,bütün Azerbaycan" Efsane Başbuğ Palkovnik Alparslan Türkeş'i" görmek için gelenlerin Türkeşin kürsüye çıkışıyla beraber alandan bozkurt uluması seslerinin yükselmesi bir oluyordu.
Türkün efsane Bozkurtu Ergenekondan çıkarken Türklere nasıl yol göstermişse,70 yıldır esaret altında yaşayan Azerbaycanda kendi varlıklarını her türlü saldırı ve işkencelere karşı müdafaa eden,yaşamalarının ümidi,efsane komutan Bozkurt Palkovnik Alparslan Türkeş efsanesini hayatta görme şerefine nail olacaklardı.İşte bunun için Azerbaycanın dört köşesinden milyonlar akıp gelmişti Azadlıq meydanına!
Azerbaycan makamları ,Türkeşin azadlıq meydanında yaptığı konuşmanın ardından Bakü'ye gelenlerin geri dönmelerinin 3 gün sürdüğünü belirttiler. O zamanlar 55-60 milyonluk Türkiye nüfusuyla bunu orantılarsak 8-10 milyon kişiye tekamül eder ki Türkeşe olan sevginin ne derece büyük olduğu anlaşılacaktır CAN AZARBAYCANDA!
Azerbaycan daki kucaklaşmanın ardından Ata yurtları tek tek ziyaret eden Başbuğ Türkeş, Turana doğru adım adım giderken,hemen Türk Kurultayını topluyordu.Dünyanın dört bir yanından koşup gelen Türk Devlet ve toplulukları delegeleri burada birbirleriyle tanışıp,kaynaşmışlar,aynı zamanda gelecekte Turana doğru birleşmenin adımlarını birer birer atmaya başlamışlardır.

DEMİREL   VE  TÜRKEŞ'İN  ORTA-ASYA  GEZİSİ

Başbakan Süleyman Demirel ile birlikte Orta-Asya Türk Cumhuriyetlerini
ziyaret eden Alparslan Turkeş; başta Alman WDR Televizyonu, BBC ve CNN
olmak üzere, yabancı ajans ve kuruluşlar tarafından büyük ilgi gördü.

MÇP(MHP) Lideri sık sık omuzlara alındığı gezide gözyaşları ile
kucaklaştı. Türk boylarının genç ve yaşlı temsilcileri Türkeş ile
fotoğraf çektirmek için birbirleriyle yarış ettiler.

Bu ilginin sebebi, Türkeş'in hayatını vakfettiği "Türk Birliği"nin
"Babası" kabul edilmesi idi.

Yerli ve yabanci basin, Orta-Asya'da yukselen "Türk" faktörünü artık
gizleyemiyor, Türkiye'de politikacilar, "Türk Birliği"ne sahip çıkmada,
bir başka deyişle "Turancı" olmada birbirleriyle yarış ediyorlardı.

Turkiye'de Sağcı veya Solcu basının Türkeş'in Orta-Asya gezisi ile
ilgili olarak yazdıklarından bazıları şunlardı:

"Hükümetin kapalı kapılar ardında Özbeklerin, Kırgızlarla Kazakların
önüne götürdüğü zirve önerisini, Demirel'le birlikte buralara gelen Türk
parlamenterleri arasinda bulunan MÇP(MHP) Lideri Alparslan Türkeş,
Özbeklere, Kırgızlara, Kazaklara şunları söylüyor:

Üstelik Türkeş'in söylediği "olası plan" çok daha ayrıntılı. Hatta pek
çok şeyi yerli yerine oturtan düzeyde.

Türkeş, devlet başkanlarının düzenli olarak toplanmasını Türk
Cumhuriyetleri Birliği'nin tek elden yönetilmesini istiyor. Baskanlığı
bile çözmüş. Her devletin Cumhurbaşkanı bir yıl görev yapacak. Dönüşümlü
olarak başkanlık kurumu sürecek. Başbakanlarsa ikinci kademe sorumlular.
Onlar da her yıl bir araya gelecekler.

 Türkeş'in ayrıntılarla anlattığı öneri ANAP'lı, hatta DYP'li, SHP'li
parlamenterlere surpriz etkisi yapıyor. Hiç duymadıkları, üzerinde kafa
yormadıkları bir girişim, bir öneri. O kadar ki, DYP'li milletvekilleri
susuyor, öneri üzerinde tek sözcükle durmuyorlar. ANAP'lilar ise,
Turkeş'ten gelen önerinin hükümette egemen olacağı varsayımıyla bıyık
altından gülüyorlardı.

Bir yerde Panturanizm'in Türkiye'deki büyük temsilcisi Turkeş'in
idealleri gercekleşiyor. Türk Cumhuriyetleri bir araya geliyor. Büyük
bir güc oluşturuyorlar!

Bir baska açı daha ilginç, Demirel'in özellikle Turkeş'in bu geziye
katılmasını sağlamakta niçin ısrarlı olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü,
buralarda Turkeş saygıyla anılan, ayrı bir saygı demeti ile karşılanan
bir isim. Elini öpenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Türkeş'in hükümetle aynı günlerde, aynı ortamda birlik önerisini daha da
ayrıntılı biçimde Orta Asya Cumhuriyetleri ileri gelenlerine sunması,
gelecekte Türkiye'de hayli çetin tartışmaların başlayacağına bir işaret
sayılabilir" dedi.

Cüneyt Arcayürek'in kaleme aldığı "Birliğin Babası" başlıklı yazıdan
sonra Hasan Cemal "Türkistan'dan Üsküdar'a giderken... " yazısında ise
"Ne mutlu Türk'üm diyene" pankartı taşıyan gençler; "Bak, bak kim
geliyor" "Türkeş Bey gelmiş, Türkeş Bey" diyen gençler piste doğru
koşarak Alparslan Türkeş'in elini saygı ile öpüyorlar, dedi.

Hoca Ahmet Yesevi türbesi'nde MÇP(MHP) Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in
etrafını saran Türkmenler heyecanla: "Siz Türkeş Beg'siniz Türkler'in
Basbuğu Türkeş Begsiniz" diye sarılırken, Türkeş; "Estağfirullah,
Türklerin hizmetkarı Alparslan Türkeş'im ben" diyerek "Ya Rabbim sana
şükürler olsun, bu günleri de gördüm" dualarıyla Yesevi Türbesi'nde
şükretti.

MÇP(MHP) Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in Türkmenlere verdiği cevap
heyet arasinda bulunan DYP, ANAP ve MÇP(MHP) milletvekillerince "Yavuz
Sultan Selim tavrı" olarak yorumlanırken, mutevazi davranışları takdir
edildi.

Türk Dünyası'nın "Başbuğuna" refakat eden MÇP(MHP) Kayseri Milletvekili
Dr.Seyfi Şahin, "Türk İlleri" parlamentolarında onun görüşlerinin
işlediğini söyler:

Çok yerde halk "Türkeş"i görünce; "biz onu tanıyoruz" deyip, büyük ilgi
gösterdiler.

Azerbaycan Mehebbet Partisi Genel Baskani Cumsud (Iskenderov)
Abdullahoğlu'ya göre 3 Mayis 1992 günü Bakü'nün Azatlik Meydani'nda
1.200.000 bin kisi vardi.

1- "Bizim ilk işimiz kültür ve medeniyet birliğimizi kurmak için alfabe
birliğine geçmeliyiz. Gaspıralı İsmail Bey'in dediği gibi "Dilde,
fikirde ve işte birlik" düsturu işlenmelidir.

2.si de; Bağımsızlik ve hükümranlık haklarının korunması ve devamı için
milletler arası kurultaylara katılmalı "Birleşmiş Milletler, AGIK,
Karadeniz Refah ve Ekonomik İşbirliği, İSEDAK gibi" ayrıca Türk
Cumhuriyetlerinin aralarında bir Türkistan Konfederasyonu kurarak devlet
başkanları sırasi ile birer yıl bu konfederasyona başkanlık etmeli ama
devletler bağımsız olmalı iç ve dış işlerinde serbest olmalı yapılacak
konfederasyonun daimi komitesi olmalı. Yıllık alınan kararları
uygulamalı ve takip etmelidir."

Çok büyük bir izdiham ve karşılama oldu. Ali Elçibey ve Türkeş halkın
gözü önünde kucaklaştı. Birden, sanki yer yerinden oynadı. Kürsüde
Türkiye'den Başbuğ'dan başka 2 MÇP'li(MHP) MÇP Kayseri Milletvekili
Dr.Seyfi Şahin ve Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, DYP'den Mahmut
Öztürk ve A.Kerim Doğru, SHP'den Hatay Milletvekili Mehmet Dönen ve
G.Antep Milletvekili Bahattin Alagöz vardı.

Birçok gazeteci mitinge gelmişlerdi. Azerbaycan'dan da Ali Elçibey,
bakanlar, Köy birlikleri Başkanı, gazeteciler, yazarlar, şairler,
Bozkurtların başı İskender Hamidov vardi. Konuşmaya önce ben başladım
sonra Oktay Öztürk ve Kerim Doğru Bey, birer konuşma yaptıktan sonra
değişik kişiler de birer konuşma yaptılar.

Azerbaycan Halk Cephesi Yüksek Meclisi Üyesi İsa Kamberoğlu, şöyle
diyordu:

"Bugünkü miting Azerbaycan'ın çok sayıda iç işlerine, seçimle ilgili
problemlerine değil, Türk Dünyasının bugününe, geleceğine adanmıştır.
Buradan Türkler milletvekilleri, politikacilar, devlet adamları, Türk
Dünyasının yetiştirdiği en büyük oğullarından biri Alparslan Türkeş de
var"

Başbuğ "Eşk olsun/Aşk olsun" nidaları ile kürsüye çıkarken müthiş bir
uğultu koptu. Halk Bozkurt ve Basbuğ Türkeş diye tempo tutuyordu.

Alparslan Türkeş, Bakü de azatlık meydanını dolduran milyonlara şöyle sesleniyordu:

"Sayın Kardeşlerim, sevgili candaşlarımız. Azerbaycan Türkleri! Bugün
can Azerbaycan'ın başkenti, Türk yurdu Bakü'de, sizlerin arasında
bulunmaktan büyük gurur, mutluluk duyuyorum. Hepinizi en derin sevgi,
saygılarla selamlıyorum. Önceleri zaman zaman buluştuğumuz,
dertleştiğimiz, Azerbaycan'ın büyük lideri Mehmed Emin Resulzade
yükselen bir bayrak bir daha inmez demistir. Yükselen bu bayraklar bir
daha inmeyecektir. Yükselen bu bayraklar Türkler'in bayrağıdır.

Biz Türk Milleti olarak kimsenin aleyhinde değiliz. Biz yer yüzünde
bütün insanlar icin barış, kardeşlik, her insan için insan haklarına
sahip olarak yaşamayı arzuluyoruz.

Ama kendi Türk milletimiz için de hürriyet, istiklal istiyoruz. İnsan
haklarina sahip olarak yaşamak istiyoruz. İmparatorluk kurarak kimseyi
ezmek fikrinde değiliz.

Milletimiz haksızlıklar görmüştür. Bundan sonra böyle haksızlıkların
olmasını istemiyoruz. Arzumuz dostluk, kardeşlik, hürriyet,
demokrasidir.

Sizden ricamiz var: elde etdiğiniz demokrasi, bağımsız yaşamak, herhangi
felakate düçar olmamak icin birleşmelisiniz. Türk milletinin düşmanları
bizi daima vuruşturmağa çalışmışlar. Biz buna yol vermemeliyiz. Birlik
nerede olacak? Birlik Halk Cephesi'nde olacak, birlik Azerbaycan
Türkleri'nin bugün yetiştirmiş olduğu büyük lideri Ebulfeyz Elçibey'in
etrafında olacak. Yol bellidir, teşkilat bellidir, lider bellidir.
Onlarin etrafında birleşip, güzel Azerbaycan'ın hızla gelişmesine,
hürriyet ve istiklaliyyetine kavuşmasına ulaşmalısınız. Her bakımdan
yüksek milletsiniz. Bu yüksekliği politikada da göstereceksiniz. Bu
kuvvetiniz vardır. İstiklaliyetiniz, seçimleriniz hayırlı olsun. Gelecek
büyük Türk milletinindir. Gelecek bizimdir."

Türkeş'in konuşması biter bitmez mikrofonu kapan Halk Cephesi Lideri
Ebulfeyz Elcibey:

Başbuğ Türkeş, Başbuğ Türkeş...

Azadlık Meydanı'ndan kıyamet koptu. Yüzbinler hep bir ağızdan liderleri
Elçibey'in "Başbuğ Türkeş" sloganını tekrar ediyor, ellerindeki Bozkurt
posterlerini sallıyorlardı. Bir bayram yerindeki mahşeri kalabalığı
izleyen Türkeş göz pınarlarından inen yaşlara inat Elçibey'in elinden
mikrofonu alarak:

Bozkurt Elçibey, Lider Elçibey...  diye bağırınca, Bakü'de yer yerinden
oynadı. "Basbuğ Türkeş, Lider Elçibey" sloganları Azadlık Meydanı'ndan
Hazar Denizi'ne yankılanıyordu. Türk'ün yüreğinde Hazar kabarmış,
Karadeniz çırpınıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder