24 Kasım 2011 Perşembe

SON BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ 9

KOSOVA’DA TÖREN
üSKÜP- MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş için dün Kosova’nın başkenti Priştine’de de tören düzenlendi. Kosova Türk Demokrat Birliği tarafından düzenlenen ve çok sayıda kişinin katıldığı törende bir konuşma yapan KTDP Genel Başkanı Erhan Köseoğlu, Türkeş’in ‘Türk Birliği’ ülküsünün, Kosova Türkleri tarafından ebediyete kadar sürdürüleceğini bildirdi.
Son Çağrı, 9 Nisan 1997 Çarşamba


AZERBAYCAN GAZETELERİ
Yeni Musavat: “Türkeş, dünyasını değiştirdi, ancak onun adı, Türk Milletinin tarihine yazıldı. Azerbaycan Türkleri, özgürlük ve bağımsızlıklarını koruyarak, senin ruhunu şad edecek.”
9 Nisan 1997
Azatlık gazetesinde Azerbaycan’ın milli şairi Bahtiyar Vahapzade’nin “Büyük Türkçü” isimli yazısı Alparslan Türkeş’in vefatı ile ilgiydi.

DOĞU TÜRKİSTAN YASA BOĞULDU
MHP lideri Alparslan Türkeş’in vefatı Doğu Türkistan’ı yasa boğdu. İstanbul’da bulunan Doğu Türkistan Milli Merkezi Basın Sözcüsü İsmail Cengiz, konu ile ilgili açıklamasında şunları söyledi: “Türk Dünyasının bağımsızlığı ve özgürlüğü uğruna kendini adamış olan, Türkistan sevdalısı, Gökbayrağın bekçisi Sayın Alparslan Türkeş’in vefat haberi, Çin’e karşı özgürlük mücadelesi sürdüren Doğu Türkistan’a ulaştı.
Merkezimize Doğu Türkistan’ın her yöresinden yüzlerce kişi telefon ederek taziyet mesajlarını ilettiler. Doğu Türkistan halkının evlerde, camilerde dualar okuduklarının iletilmesini istediler.
Türkeli, 9 Nisan 1997 Çarşamba

TÜRKMENİSTAN’DA MEVLİD OKUTULDU
Türkeş’in ölümü Türkmenistan’da yaşayan Türk toplumu tarafından da üzüntüyle karşılandı. Türkmenistan’da Alparslan Türkeş için Mevlid okutuldu.
Aşkabat’ta çeşitli toplantılar düzenlendi.

KIBRIS’TA TÜRKEŞ İÇİN DUA
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde MHP’nin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş için, Selimiye Camiinde dua okundu.
...
Türkeş’in doğduğu evin yakınında bulunan Selimiye Camiine gelen heyet, burada topluca dua etti. Milliyetçi Adalet Partisi Genel Başkanı Zorlu Töre’de, Türkeş’in, esaret altında yaşayan Türkler’e bağımsızlık yolunda ışık tuttuğunu söyledi.
Sabah, 10 Nisan 1997
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRK HALKLARININ ATASI
19 NİSAN 1997 - TÜRKİYE GAZETESİ
BAHTİYAR VAHAPZADE

Bütün Türk dünyasının değerli şairi BAHTİYAR VAHAPZADE, merhum Alparslan Türkeş’in vefatını öğrendiğinde çok üzülmüştü. O günlerde bir açıklama yapamayan Vahapzade’nin, Başbuğ hakkındaki kısa değerlendirmesini sunuyoruz :
"Alparslan Türkeş Bey’in ismini daha 60’lı yıllarda duymuş, onun amacı, ideali ve bu ideal yolunda gerçekleştirdiği mücadeleyle tanışmışım. Bu yıllardan itibaren onun faaliyetini daima izlemiş, Türkçülük, Ülkücülük yolunda ne gibi azaplar, işkenceler çektiğini öğrenmişim. Onun kendi özel derdi yoktu. Bütün hayatı boyunca Türk halklarının derdi onun kalbinde yaşamıştır.
1977 yılında Türkiye’yi turist olarak ziyaret ettim. O zamanlar Alparslan Türkeş Bey’in "Sovyet İmparatorluğu bünyesindeki esir Türk halklarının Kremlin’in esirliğinden ergeç kurtulacağına eminim" sözlerine Türkiye’de alay edenlere de rastladım. Ama onun uzağı görme becerisiyle geleceği bildiği ispat olundu. Çünkü o istikbali sevgisinin ve arzusunun gözüyle görüyordu.
Ben kendisiyle birkaç kere görüşmüş, evinde misafir olmuşum. Kendisinin hangi büyük fikirler ve arzularla yaşadığının şahidiyim.
Geçen yıl Aralık ayında Ankara Numune Hastahanesi’nde tedavi gördüğüm zaman beni ziyaret etti. Ben o zaman son kez görüştüğümüzü nereden bileydim?
Bu büyük insanın, bu büyük Türkçünün vefatı yalnız Türkiye’yi değil, bütün Türk dünyasını sarstı. Bu nedenle onun matemi bütün Türk dünyasının matemidir. 6 Türk Cumhuriyetinin kazandığı bağımsızlık onun şaheseridir. Bunu cesaretle söyleyebiliriz.
Bugün ben bir Türk olarak, bu büyük Türkoğlu Alparslan Türkeş’in anısı önünde baş eğerek, ona Allah’tan rahmet diliyorum."

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Alparslan Türkeş,Türk Milletinin diğer milletler gibi kendi tarihine ve kültürüne saygılı ve Türk Kültürünün geliştirilmesi hakkına sahip olduğunu anlayışını Türk Siyasetinin kabulleri arasına sokmuştur.
Alparslan Türkeş Dünyanın dört bir yanında yaşayan Türklerin de diğer milletler gibi kendi kaderini tayin haklarına sahip olduklarını savunurken bir taraftanda Türk milletinin içinde bulunduğu yoksulluk ve Cehaletin Türk Milletinin en büyük düşmanıdır diyerek buna savaş açmış,Yoksulluk ve Cehaletten kurtuluşun yolunun Milli Eğitim ve Milli Kadrolardan geçtiğini bildiği için Kadrolara önem vermiş,Ülkü Ocaklarını bu gaye ile kurdutmuş,Geleceğin Türkiyesini yönetecek bu gençlerin Ülkü Ocaklarından alacak olduğu milli ruh ve şuurla yetişerek Türkiyenin kalkınıp güçlenmesini sağlayacak geleceğin Türkiyesinin yöneticilerini Ülkü Ockları Genel Merkezinde bizzat kendisi yetiştirtmiştir.Her konuşmasının ardından söylediği son söz "TÜRK  MİLLETİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI CEHALETTİR" demiş ve Ülkücüleri Cehalette ve yoksullukta savaşa davet etmiştir.
20. yüzyılın son çeyreği ve 21. yüzyılın ilk çeyreğiartık eski çağlardaki gibi savaşlar meydan muharebelerinde kazanılmıyor,daha çok fikir ve ideallerin savaşına sahne olan bir çağ olarak tarihe damgasını vuruyordu.Trkiye dışında yaşayan Türkerin onu "BAŞBUĞ" olarak kabullenmesindeki en büyük etkide söylemleri ve savunduğu TURAN ÜLKÜSÜ'nün yanında Türk Dünyasını saran bu manevi ordunun komutanı olmasındaki etkilerinden biriside onun asker kökenli olmasıda tarihteki Başbuğ'lara benzetilerek özleştirilmesidir.
İşte Alparslan Türkeş'i "BAŞBUĞ" yapanda buydu.Tarihten gelen şuur ve Türk kelimesinin manasını bir ideolji olarak Türk milletine sunmuş,Türklüğü ve Türkçülüğü Türk gençliğine öğretip,onları yarınki Türkiye Cumhuriyetinin yöneticileri olması için yetiştirmiş,maddi ve manevi verdiği destekle esir Türk Cumhuriyetlerinde yaşayan soydaşlarımıza yaşam azmi vermiş,Türk boylarını bir bayrak,bir devlet altında toplamasada onları TURAN ÜLKÜSÜ altında biraya getirmeyi başarmış dostu ve düşmanı tarafından SON BAŞBUĞ ünvanını elde ederek tarihe mührünü vuran Bilge lider,devlet adamıdır.

 Bu makaleyi yazmamızdaki sebeplerden biride son zamanlarda gerek Sanal alemde,gerekse bazı medya kuruluşlarında Türkeşe karşı yapılan iftira kampanyaları ve ithamlara başta Aparslan Türkeşin manevi mirasını sahipleniyoruz diyerek onun mirasına taht kuranların sessiz kalması ve Sanal alemde kendilerinin sözde Türkçü, özde Misyoner,ajan-provakatörlük yapan ,gerçek yüzlerini reel hayatta göstermeyen bu kişilerin veya bir dernek adı altında kiliseden faaliyet yürüten bu kişi ve oluşumlar başta olmak üzere Türkeşsiz Türk milliyetçiliği senaryolarının komplocularına ithaf edilmek üzere nacizane yapılan bir çalışmayı siz sevenlerine sunmak, damarlarımızdaki asil kanın bizlere emrettiği bir görevdir.
Başbuğ Alparslan Türkeş hakkında yazılan binlerce eser ve makale vardır,fakat bizim amacımız son yıllardaki iftira ve karalama kampanyalarına bir cevap olması niteliğindedir.
Yeni yetişen gençliğe Başbuğ Türkeş'in  birde bu yönlerini aktararak onu daha iyi tanıyıp anlamalarına yardımcı olmak amacıyla yaptığımız nacizane bir çalışmadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlı İmparatorluğunun kültür mirasını taşımaktadır.Türk Devlet ve topluluklarının yanında Türk'ün nüfuz alanındaki devlet ve topluluklara da sahip çıkması da Türk'ün sorumluluklarından biridir.Bunları gözardı etmek Türk'ün asaletine ve kudretine yakışmaz.
Sözde Türkçü olup,Türk Milletinin kutsal değerlerine saygısı olmayanların,bu kutsal değerlere ağır küfürler ederek Türklüğe ve Türkçülüğe hizmet etmesi gibi bir şey söz konusu olamaz.Bunları yapanlar Türk bile olamaz! İşte bu zavallılara Atsız Hocanın kendi söyleyişiyle en uygun cevabı vemiş sayılırız !
"Türk milleti nedir, kimler Türk''tür diye sorulacak. Türk milleti, Türk kökünden gelenlerle Türk kökünden gelmiş olanlar kadar Türkleşmiş kimselerden meydana gelen topluluktur. Türkçülere yedi, hatta yirmi kuşak ilerisine kadar soy kütüğü arayan kimseler diye iftira ediliyor. Tatbik kabiliyeti ve araştırma imkanı olmayan bu safsatalar, ancak Moskofçuların veya başka düşmanların uydurmalarından ibarettir. Her zaman verdiğimiz örnekleri yeniden tekrarlayalım. En büyük Türkler''den birisi olan Yıldırım Beyazıd''ın anası Türk değildir. Hangi Türkçü onu Türklük kadrosundan çıkarmıştır veya çıkarabilir. İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif''in babası Arnavut, ülküsü de Türkçülüğe aykırı olan ümmetçilik olduğu halde hangi Türkçü Mehmet Akif için Türk değildir demiştir. Mesele Yıldırım Beyazıd veya Mehmet Akif kadar Türk olabilmektir."  NİHAL ATSIZ
Avrupa Birliğinin nemalarından yemlenen  Marmaris itinin başlarında bulunduğu bu devşirme tayfası başta olmak üzere,son yıllarda İktidarı eline geçiren şeyh saidin kürt tarikatının üyelerinin Türkten intikam almak amacıyla yürüttükleri sinsi öc alma politikalarından nemalanan ve vatan haini enflasyonu yaşanan Türkiyede gerçek Türk Ülkücüleri ve yahutta  Alparslan Türkeş'in askerleri her zamanki gibi dimdik ayaktadırlar ve her türlü ihanetin farkındalar.Anadolunun saf çocuklarıyız ama aptal değiliz!Oynanmak istenen oyunun farkındayız ve biz bu filmi daha önceleri çok gördük.
Daha dün bir kelime Kuran-ı kerim-i okumasını bilmeyen sahte şeyhlerin müritlerine Atatürk'ü kötüleyip" bakın Atatürk yanlıştır ,deyip onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti de yanlıştır ve yıkılmalıdır" diye fetva çıkaran sahte şeyhlerin,Türkiye Cumhuriyetini Dar'ül Harp ilan eden gafillerin dün oynamaya çalıştıkları oyun ne idiyse bugün kendilerine sözde Türkçü maskesi takınan bazı meçhul odaklar "Bakın Türkeş nasıl yanlıştır deyip Türkeşsiz Türk milliyetçiliği akımını hangi yöne çekmek istediklerinin çok iyi farkındayız !
Büyük fikir, iman ve aksiyon adamı rahmetli Necip Fazıl’ın 1970’li yılların sonunda Başbuğ için söylediği şu sözler bazı idrak yoksullarının niçin Türkeş’e karşı hırçınlaştıklarını izah etmeye yeter :
"Türkeş günümüzün korkulan adamı... Öbürleriyse dudak bükülen ve boş verilen kişiler... Geriye kalan bahsi değmezlerden sonra anarşiye, hıyanete, rezalete, sekavete, vatan satıcılığına, her türlü namussuzluğa korku telkin etme gücü, yalnız Türkeş’te mihraklaşıyor. Türkeş ne olursa olsun tavrıyla tedirgin, edasıyla rahatsız ettiklerine verdiği ürküntü ona yeter. Onun etrafındaki antipati halkası arslan korkusu çeken karakulak dedikleri, sırtlan, çakal, köstebek, yabani eşeği gibi sefil yaratıklardandır ve bu arada komünizm sırtlanıyla başıboş kapitalizm çakalının en fazla gocunduğu, Türkeştir".
Kiliselerde faaliyet yürüten,Türk'ün kutsalına küfredenler ,yüzlerini göstermeyip sanal alemde neşriyat yapanlar ,başta Marmaris finosu'nun beslemeleri,devşirmeler olmak üzere misyoner,ajan provakatörlerdir.
Bizleri üzüntüye sevk eden diğer bir husussa son zamanlarda araştırma yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisinin ve Ülkü Ocakları'nın resmi internet sitelerinde Türkeş'in kendi kalemiyle yazdığı Milliyetçi-Ülkücü Hareketin doktriner sistemi olan 9 Işık adlı kitabın esamesine rastlayamamız?
Başbuğ öldüğünde onun son atadığı Ülkü Ocakları Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu "Bu Son Başbuğ'dur " sözüyle acaba ne ima etmek istemiştir? Acaba Türkeş hayattayken" Başbuğ ölecek yerine ben Başbuğ olacağım "diyenlermi vardı bu partide? Kendiside eski bir istihbaratçı olan Dr.Devlet Bahçeli'yi  Türkeşin ölümündeki sır perdesini bilenlerden birisi olduğu kanaatindeyiz.İkinci isim ise Azmi Karamahmutoğlu'dur."Bu Son Başbuğ"dur derken bildiği neydiki böyle söyledi?Türkeşin ölümünün arkasındaki sır perdesi ni bunlar dan iyi bilecek kimse yoktur.Fakat bu güne kadar bunlardan bu konuda en küçük bir açıklama duymadık.
Dr.Devlet Bahçeli Başbakan yardımcısı olarak görev aldığı DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinde MİT müşteşarı Şenkal Atasagun un daha önce amiriydi.Bilindiği üzere Şenkal Atasagun yaptığı bir komplo ile Çeçenlerin efsane lideri Cahar Dudayev'in yerini tespit ettirip  ABD ve Rusyanın ortak hareketiyle şehid edilmişti.
ASLI, MEŞHUR BİR DAVA ADAMINDA!
Mektubun sansürsüz aslı, ülkücülerin saygı duyduğu bir dava adamında. Zamanlama açısından yaşanan gecikme bu dava adamını sıkıntıya sokacağı için şimdilik kendi ismiyle açıklamak istemiyor.
Ancak lider seviyesindeki bazı ülkücülerin de bu mektubu arşivlerinde tuttuğunu ve haberdar olduklarını araştırmalarımız neticesinde öğrendik.
BAHÇELİ'Yİ BU BELGEYLE Mİ SUSTURUYORLAR?
Bizim elimize geçen bu belge, muhtemeldir ki, devletimizin istihbarat birimlerinin de arşivindedir. Daha da korkuncu yabancı entelijans servislerinin elinde bulunmasıdır.
Acaba MHP liderini bu belgeyle mi susturuyorlar?
Samimi ve milli tepkiler gösteren bakanlar teker teker görevden alınırken, bu belge Ülkücü Hareketin elini kolunu bağlamakta bir tehdit olarak mı kullanılıyor?
Bu belgeyi açıklamakla, kulislerde Bahçeli'nin MİT ajanlığı konusunda yapılan spekülasyonlara da bir virgül koymak istiyoruz. Sayın Bahçeli, aksini iddia ederse hatamızı kabul edip, kendisinden özür dileyeceğimizi şimdiden belirtiriz.
Ama belge doğru ise kendisinden bu tarihi hareketin liderliğinden ayrılmasını isteme hakkımız saklıdır.
           
            MİT AJANI OLMAK ONURDUR AMA...
MIT ajanlarının herhangi bir yasadışı örgüt içine sızmasına karşı değiliz. Aksine gereklidir.
Ancak yasal bir hareketin liderliğini ele geçirmesi kabullenilemez.
Sayın Bahçeli'nin MİT müsteşarı olmasını da memnuniyetle kabul ederiz. Ama MHP yönetimini deruhte etmek, devletin değil ülkücülerin hakkı ve görevidir.
Bu açıdan saygıyla baktığımız bir kurum olsa dahi MİT'i de açıklama yapmaya davet ediyoruz.
MEKTUBUN METNİ
Pek değerli ve Sevgili Oğlum
Bu gün, muhterem arkadaşımız ... mektubunuzu getirerek beni çok sevindirdi. Yazılarınızı okuyarak gerçek durum hakkında aydınlandım. Teşekkürler ederim. Ara sıra yazmanızı ve bana bilgi vermenizi rica ederim. Malum olduğu üzere davamız Türk-İslam davasıdır. Her hareketimizin gayesi Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak ve asil milletimize hizmet etmektir.
P.. imanlı iyi bir arkadaşımızdır. A.E de temiz ve ihlaslı bir Anadolu Türkmeni'dir. Avşardır, benim aşiretimden boyumdandır. Denenmiş fedakar bir kimsedir. Göze çarpan kusuru kendisine zarar veren içki tutkunluğudur. M.Ü. ise gayet temiz, dürüst, imanlı, aydın bir kişidir.
Bunlar milliyetçilik yolunda, geçmiş yıllarda sessizce hizmet vermişlerdir. A.G., A.A. tarafından gösterilen hatalı davranışı anlamak mümkün değildir. Devlet Bahçeli'nin bunlarla aynı davranışa girişmesi mümkün şey. Devlet Bahçeli,MİT'dendir. Arkadaşlarımız MİT'den uzak olmalı, bunlara hiç itimat etmemelidir.
Ne ise çok şükür şuurlu arkadaşlarımızın sayesinde fesat yatışmış oldu. Fakat bu tatsız şeyleri yapanlar, ya Anavatan Partisi ile işbirliği sebebi ile kışkırtılmışlardır veya MİT tarafından kullanılmışlardır. Mesele üzerine dikkatle eğilmek lazımdır.
Ermenilerin cinayetlerine karşı bazı MİT memurları içerde ve dışarda ülkücüleri kullanmak teşebbbüsünde bulunuyorlar. Bunları asla kabul etmemeli, hiçbir eyleme karışılmamalıdır. Önce yönetim Milliyetçilere karşı giriştiği baskıyı, yanlış uygulamayı değiştirmeli ve resmi makamlar, görev teklif etmelidirler. Bu takdirde devletimizin desteğini ve tasvibini arkamıza alarak eyleme girişmek kabul olunmalıdır. Aksi halde MİT (?) memurlarının el altından yaptıkları teklifleri kabul etmek zararlıdır. Bunu herkese münasip şekilde anlatmalıdır.
Şimdi sizden özel bazı ricalarım olacaktır. Eşim Seval hanımı tanıyorsunuz. Gerek sizin ve gerek muhterem ... hanımın arada bir telefonla aramanızı kendisine (okunamadı) ilgi ve destek vermenizi rica ederim.Güvenilir iyi bir de şöför temin etmeye çalışmanızı rica ederim.
Mahsus selamlar ederek sevgilerle gözlerinizden öperim. Cenabı Hakka emanet ederim.
Alparslan Türkeş (İmza)

Bütün bu soruları biraraya getirdiğimizde akla başka sorularda geliyor,MHP ve Ülkü Ocakları bilinçli olarak mı Hareketin üzerinden Alparslan Türkeş çizgisini silmeye çalışıyor? You Tube başta olmak üzere Alparslan Türkeş'in Çapraz Ateş proğramında DEP'li Orhan Doğan'a ağzının payını veren görüntülerinin  yüzlercesine rastlarken,koltuğunu devralan Dr.D.Bahçelinin DSP ile yaptığı koalisyon hükümeti döneminde Diyarbakır Belediye Başkanı DEP'li Feridun Çelik'ile el sıkışması ve ardından DEP'li Feridun Çelik'in yaptığı konuşmayı alkışlamasıyla başlayıp, 2007 seçimlerinde TBMM de ilk günü DTP'li Ahmet Türk'ün elini sıkmasıyla devam eden görüntülerinin akabindeki günlerde Dağlıca baskınında kaçırılan askerleri sözde almak için PKK ile ne kadar yakın olduklarını belli eden  görüntüleri izleyince ortaya çıkan tablo MHP'nin Türkeş çizgisiyle ne kadar yakın olabileceği sorusunun cevabınıda vermiyor değil?

Türkeş'in;-Ne mozaiği lan !
dediği sözleri halan kulaklarda çınlarken DTP'lilere nazire yaparcasına Türkiye bir çiçek bahçesidir sözleri ve Türkiyelilik söylemlerini sık sık kullanan Bahçelinin bu sözleri bir gaf değilse başka ne manaya geldiğini anlatmaya lüzum yoktur herhalde !
Gelelim Alparslan Türkeş'in diğer bir emaneti olan Türk Dünyası Kurultaylarına !
D.Bahçeli parti liderliğine geçtikten sonra ısrarla Türk Kurultayını düzenlememiştir.Maddi açıdan Partinin böyle onlarca Kurultayı düzenleyebilecek güce sahip olduğunu bilmek isteyenler DSP ile yapılan koalisyondan başlayıp günümüze kadar gelen süreçte MHP'nin hazineden aldığı ödeneklere bakması yeterli olur.Peki Diyarbakıra gidip DEP'li Belediye başkanını alkışlayıp tebrik eden Dr.D.Bahçeli Türk Kurultaylarını neden düzenlemiyor?
Bizim asıl konumuz Devlet Bahçeli veya MHP değil fakat konuyla alakalı olduğu için bazı hususlara değinmek zorundayız.Buda Türkeşin manevi mirasına sahip çıktıklarını iddia edip onun makamını işgal edenlerin,onun  yolunda gidenlere liderlik yapanların Türkeşin çizgisiyle şimdikilerin çizgisi arasındaki farkı gözler önüne sermek aradaki farkı anlayabilmek açısından oldukça manidardır !
Asıl konumuza geri dönersek Türkeşsiz Türk milliyetçiliği senaryolarına Ülkücü Hareketi pasifize ederek ABD'nin dün Yeşil Kuşak dediği bugün Büyük Ortadoğu Projesi diye adlandırdığı planlarının bir parçası olan Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği senaryosunda İhtilallerle ,işkence ve esaretle,Fetoş ve Kürt Özal,Yazıcıoğlu ile başarılı olamayan siyonist güçler eczaneden reçetesiz 57 ytl.ye alınabilen anti-potasyumla,talyum nitratla, Türkeş'i bertaraf edip bugün kendi emellerine uygun olan kişiyi hareketin başına geçirerek kendi projelerini rahatlıkla yürütmenin başarısını kutluyorlar sözleri artık ayyuka çıkmışken,eğer bu doğruysa;
Bozkurtları öldürmeyip Yeniden diriliş, Bozkurtların dirilişi efsanesinin geri dönmemesi için Bozkurtları Çin esareti altında tutup pasifize etmek daha uygun bir senaryo uygulaması stratejik olarak mükemmel bir uygulama olduğunu kabul etmek gerekir.
Bundan sonra sorulacak soru Bozkurtların büyük çoğunluğu Çin esaretine girdittirilirken ,bazılarınında Ergenekona çekilmiş oldukları gerçeğidir.Bu siyonistleri ürkütmüyor değil ama zaman zaman yapılan sahte operasyonlarla Bozkurtlara ya Çin ipeğine sarılarak yaşayın yada gördüğünüz gibi yapılan sahte operasyonlarla yok edileceksiniz tercihine bırakılmak zorunda kalmaları olsa gerek !
Hayat süprizlerle doludur!
İşte 80 yıllık ömrünü Türklüğe adamış Türk'ün son Başbuğu Alparslan Türkeş'in aramızdan ayrılmadan önceki son sözleri.Bu sözünü hatırlatırız!
HAYAT SÜPRİZLERLE DOLUDUR!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder